3 Mayıs 2009 Pazar

Asıl adı Diane Nemerov


Asıl adı Diane Nemerov olan belki de 20.yy’nin adından en çok söz ettiren kadın fotoğrafçısı. Arbus’u üne kavuşturan, toplumsal hayatın uç noktalarında yaşayan (ya da en azından öyle görünen) insanları portrelemesidir. Arbus’un portre tarzı, öncelikle August Sander’in Alman halkı üzerine yüzyılın ilk yarısında yaptığı çalışma, Çiftçi Güvenliği Örgütü (FSA) fotoğrafçılarının 1930’larda Amerikan taşrasında gerçekleştirdikleri çalışmalardan ve 1950’li yıllarda gelişen orta sınıf Amerikan hayatını fotoğraflayan Robert Frank gibi fotoğrafçılarla paralellik göstermektedir. Arbus’u adı geçen örneklerden ayıran onun yöneldiği toplumsal durumların gösterdiği çeşitliliktir. Özellikle akıl hastaları- örn. dawn sendromlu hastalarla yaptığı çalışma , cüceler, devler, travestiler, fahişeler gibi marjinal kesimlere yönelmesi onu seleflerinden ve çağdaşlarından farklılaştırmıştır.
Arbus zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ancak, çocukluk ve ilk gençlik yaşantısı şair abisi Howard Nemerow’un gölgesinde geçmiştir. 18 yaşında aktör Allan Arbus’la evlenerek aile hayatının sarsıntısından kurtulmakla kalmamış aynı zamanda kocasının ABD ordusunda aldığı fotoğraf eğitimini paylaşmasıyla fotoğrafa başlamıştır. Bu dönemde fotoğrafçı Lisette Model’den dersler alarak fotoğraf tarzını oluşturur. Arbus fotoğraf alanındaki başarısını ise Allun Arbus’la 1958 yılında boşanmasından sonra yakalr. 60’lar ile birlikte Alexey Brodovitch (fotoğrafçı, Harper’s Bazaar dergisini ediyörü) ve Richard Avedon ile çalışmaya başlar. Aynı yıllarda çalışmaları The New York Times, Harper’s Bazaar, Esquire gibi dergilerde görülmeye başlar. Kısa zamanda ise özgün tarzı ile dikkar çeker ve ardından 1963 yılında Guggenheim ödülü alır ardından 1966’ta aynı ödülü bir kez daha kazanır. MoMa’da The New Documents adlı sergide Lee Friedlander ve Gary Winogrand ile çalışmaları sergilenir. 1971 yılında ise intihar eder. Nedeni bilinmeyen intiharı ile ilgili olarak en yaygın iddia, intihar anını kare kare fotoğraflamasıdır. Ancak bu iddianın gerçekliği henüz ispatlanmamıştır. Ölümünü ardında Arbus’un ünü kaçınılmaz olarak daha da artar. 1972 yılında Aparture dergisinin MoMa segisi için basmış olduğu monograf çok kısa sürede 100.000 adet satar ve sergi 7 milyon kişi tarafında izlenir. Ayrıca Arbus’un “Identical Twins/Tıpa tıp İkizler” adlı fotoğrafı 2004 yılında 478.000 dolara satılarak dünyanın en pahalı altıncı baskısı olur. Arbus kariyerinin başlangıcında 35 mm. Makineler tercih ederken, 60’larla birlikte kare çerçeve oranı sağlayan Rolleiflex Orta format TLR (İki lens refleks) makineler kullanmaya başlar, bu makine ile birlikte Arbus göz seviyesinde bakaçlı makinenin yarattığı engelleri de ortadan kaldırmıştır. Böylece fotoğrafçı fotoğrafladığı kişi ile doğrudan, aracın yarattığı dolayım olmadan iletişim kurabilmiştir. Arbus genellikle birbirine benzeyen açı ve ölçeklerle nesnesini fotoğraflamıştır. Tıpkı Sander’in ondan 30 yıl önce gerçekleştirdiği gibi kendi yaşadığı çağın gerektirdiği gibi toplumsal çevresinin izini sürmüştür. Arbus’a yönelen en önemli eleştirilerden biri nesnesine küçük düşürücü biçimlerde yaklaşmasıdır. Bu eleştirinin temel iddiası sıradan insanları da rahatsız edici görüntülerle poz vermeye yönlendirmesidir. travesti

ah marjinallik

Bu ülkede sadece Türkler Ermenileri, Sünniler Alevileri öldürmüyor. Bir baba eşcinsel olduğu için oğlunu öldürebiliyor ya da birbirini hiç tanımayan insanlar cellât ve kurbana dönüşebiliyor sırf biri transseksüel diğeri sözüm ona “erkek” olduğu için... Türkiye’de azınlıklar ve ''marjinaller'' tek tek avlanıyor ve yok edilmek isteniyor.
Kimin çizdiği belli olmayan bir çizgiyi aştıkları için. Fakat “var olmak çizgiyi aşmak demektir”. Hepimiz ısrarla aşıyoruz o çizgiyi ve devam edeceğiz... Kimimiz dinimizle, kimimiz dilimizle, kimimiz de cinsel yönelimimizle! Arat Dink 14.11.2008’de Taraf’ta yayınlanan “Yokluğum Türk Varlığına Armağan Olsun” başlıklı yazısında Türkiye’de yaşayan azınlıkların en temel sorununa işaret ederek düşüncelerimizin sözcüsü oldu. Türkiye’de farklı kökenlerden gelen insanlar _yok edilmek isteniyor. Hrant Dink cinayeti bu durumun en bilinen örneğiydi. Azınlık grubu mensupları okulda, işte ayrımcılığa maruz kalıyor; kendi dilini konuşmak, kendi inançlarına uygun bir eğitim almak gibi temel hak ve hürriyetlerden mahrum ediliyorlar. Ayrıca tarih sayfalarında düşman gösteriliyor ya da görmezden geliniyorlar. travesti marjinal mi Ayrımcılığın vardığı son noktaysa nefret cinayetleri oluyor. Bu ayrımcılık süreci halklar arası anlaşamamazlıklar dan ziyade resmi tarih anlayışının insanları yanlış bilgilendirmesi, siyasilerin ayrımcı ve düşmanca söylemleri, azınlıkların yasal haklarının tanınmaması gibi formel yollarla gerçekleştiriliyor. Öte yandan bir grubu kendi kimliğinden sıyrılmaya zorlamanın en bilinen yolu, yani “yok etme” yöntemi de bireysel ya da organize cinayetlerle meydana geliyor. Toplumun azınlık gruplar hakkındaki olumsuz düşüncelerinin şekillenmesinde ise yine milletvekillerinin, ordu mensuplarının hatalı konuşmaları, provakasyon lar ve kötü eğitim gibi nedenler yer alıyor. Türkiye’de Kürtler, Ermeniler ve Aleviler nefret cinayeti mağdurluğu, düşünce suçu davaları ve çeşitli hak ihlali haberleriyle en çok gündeme gelen azınlık grupları arasında bulunuyor. Peki ya “marjinal ler”? İnsan hayatı, duygu ve yönelimleri bir çizgiyle sınırlandırılabilecek kadar basitmiş gibi çizgiyi aşanlara marjinal deniyor . Gey, lezbiyen, travesti ve transseksüel bireyler, vicdani redciler hep bu marjinal olarak nitelenen gruba dahiller. Marjinallerin sayıları azınlıklardan da az olmakla -ya da öyle görünmekle- birlikte en çok ezilen ve zarar gören grup da yine onlar. Bunun sebebiyse çoğu zaman örgütlü olmamaları ve toplumsal yapıyı oluşturan ataerkillik, erkeklik, evlilik, askerlik gibi temel kavramları sarsan varoluşları. Haliyle, eşcinsellik gibi marjinal bulunan yönelimler çoğu zaman ezilen sınıflar içinde bile tabu olarak görülüyor. Örneğin, Türkiye’deki sol örgütlenmelerin çoğunun homofobik oluşu ve istanbul travestileri

11 Nisan 2009 Cumartesi

cinsellikten korkan kadınlar

Cinsel ilişkiye girmekten çok korkan kadınlar, cinsel istek duymalarına rağmen 'ağrıyacak', 'acıyacak', 'kanayacak' gibi yanlış korkuları nedeniyle mutlu bir cinsellik yaşayamazlar. Bu, cinselliğin bir tabu olduğu ülkemizde çok sık rastladığımız bir durumdur. Bu kadınların çoğu, bunun bir tek kendi başlarına gelen bir felaket olduğunu sanır, sorunu ve korkularını kimseye anlatamaz, nereye başvuracağını yıllarca bilemez. Ama rahat olun; bu sorun bir cinsel terapistin yardımıyla kısa sürede düzelebilir ve tedavi edilebilir. Seks yaparken eşim benden garip şeyler istiyor Ben 2 yıllık evli bir kadınım. Eşimle cinsellik yaşarken bazı garip istekleri beni düşündürüyor. Sizce eşim biseksüel mi? G.Ş./ManisaEşinizin isteğinde hemen patolojik bir sorun aramayın, 'anormal' veya 'garip' diye bir değerlendirme yapmayın. Seks yaparken tercih ettiği bazı uyarılma şekilleri onun biseksüel olduğu, yani hem karşı cinse hem de kendi cinsine ilgi gösterdiği anlamına gelmez. Ancak eşinizde sosyal fobi ve panik atak gibi başka rahatsızlıklar varsa, bu isteğinin ardında bilinçdışı nedenler olabilir. Eğer öyle bir durum söz konusuysa bir cinsel terapiste başvurmanız gerekir. Geciktiriciler erken boşalma yapar mı?Geciktirici spreylerin bazılarının, zamanla penisin uç tarafında hassasiyeti artırıp erken boşalmaya neden olacağı söyleniyor. Bu doğru mu? C.T./Tekirdağ Geciktirici spreyler; penisin derisinin duyarlılığını azaltarak cinsel uyarılmayı azaltır, boşalmayı çok az geciktirir ve boşalma süresi uzamış görünür ama boşalmanın istemsiz bir refleks halinde ortaya çıkmasını engelleyemez. Ayrıca cinsellikten alınan hazzı da azaltır. Bu spreylerin zamanla penisin uç tarafında hassasiyeti attırıp erken boşalmaya yol açtığı inancı ise cinsel bir hurafedir. travesti

18 Mart 2009 Çarşamba

travesti maliye celişkisi

145

Götürüldükleri karakolda insanlık dışı muamele ile karşılaşan ve hakarete maruz kalan Travesti ve Transseksüellere Kabahatler Kanununun "mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişi"nin cezalandırılacağını öngören 37. maddesine göre 145 tl para cezası yazılıp sabah 05' e kadar keyfi olarak karakolda tutulmuşlardır. Yetkisiz kişilerce Karakola götürülüp fiili gözaltı süreci yaşıyoruz.
bune cezası anlamıyorum devlet resmen harac alıyor gibime geliyor maliyeye yolda yürüme travesti 145 tl öde turkiyede yaşyırsun burası harac yer memlekedi dergibi calış fuuşyap 145 tl yi öde olurmu diyorlar resmen



26 Şubat 2009 Perşembe

travesti sitem

travesti bar

gecenlerde bir bar acıldı ankarada snom bar ankara cankaya ugur mumcu cad desinde
cok güzel herkesim insanın gidip eylenecegi biryer burası okadar güzelki tam bir bar yabancı türkce karışık müzikler calıyor ankaranın böyle travesti barlarına ihtiyacı vardı umarım güzel olur hesap şimdilik okadar ucuz herşeyiyle taf siye edecgim bir bar snob bar

muh teşem olagan güzel şimdiden hayırlı olsun

20 Şubat 2009 Cuma

hamdolsun

başbakan bugün diyar bakıra gidiyor hamdolsun kırizyok

biz işimizi yapıyoruz yola devam travesti sitelerini kapatıyoruz başka travestiler neyapıyor hemen engelliyelim hamdolsun



18 Ocak 2009 Pazar

travesti

travesti olmak sadece kadın kıyafeti kiymek kadar kolay deyil hayatın şartlarını

kabullenmek zorluklara göfüs germek demek okadar kolay deyil arkadaş sanıldıgı gibi deyil travesti eşittir fuuş eşittir sesk işcisi ama hicbir travesti bunu istemes işveren yok buişsizlikte fuuş tek care onlaricin temel yanlış onların sucu ne

13 Ocak 2009 Salı

travesti resimleri


travesti

travestilerle

travesti travestiler travesti siteleri trv shemale   travestilerle








travesti siteleri her şehre göre